DeSkNoTe
  ÇOCUKLAR İÇİN DİN EĞİTİMİ-5-
 

İş Hayatında

Yetişkin insanların çoğu gününün önemli bir bölümünü yaptığı iş ile ilgilenerek geçirir. Ama Kuran ahlakına uygun hareket edenler, aynı meslek kolunda çalışsalar bile cahiliye ahlakını benimsemiş kişilerden önemli bir noktada ayrılırlar: Mümin için, gün içindeki işleri ne kadar acil ve yoğun olursa olsun, Rabbimize karşı kulluk görevlerini ve ibadetlerini yerine getirmek herşeyden daha önemlidir. Allah Kuran'da bu gerçeği şu şekilde haber vermektedir:

… Allah'ın katında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Cuma Suresi, 11)

Mümin bunun bilincindedir ve hiçbir iş onu Allah'ın adını anmaktan, ibadetlerini yerine getirmekten alıkoyamaz; hiçbir zaman dinin herhangi bir hükmünü maddi kazanç için göz ardı etmez ve ertelemez. Kuran ahlakını yaşayan insanların bu özelliğine Rabbimiz bir ayetinde şöyle dikkat çekmektedir:

(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alışveriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi, 37)

Bu ayette, ticarete dikkat çekilmesinin sebebi, maddi menfaatin insanların en büyük zaaflarından bir tanesi olmasıdır. Nitekim insanların bir kısmı, daha fazla para kazanmak, daha fazla mülk edinmek ya da daha fazla güç elde etmek için dinin birçok hükmünü göz ardı edebilirler. Örneğin namaz ibadetini veya dinin bir başka hükmünü yerine getirmez, güzel ahlak gösterebilecekken göstermezler.

Cahiliye insanlarının tutkuyla çalışmalarının karşılığındaki beklentileri ise, belli başlı birkaç konudan oluşur: Dünyada iyi bir hayat yaşayabilmek, zengin olabilmek, itibar ve mevki edinip toplumda saygın bir yere gelmek, iyi bir evlilik yapıp övünebilecek çocuklara sahip olmak… İşte kimi cahiliye insanlarının sonsuz ahiret hayatına tercih ettiği konular bunlardan ibarettir. Elbette tüm bunlar Allah'ın rızası ve ahiret hedeflendiğinde her insanın sahip olabileceği meşru nimetlerdir. Müminler de aynı nimetlere sahip olmak ister, çalışır, para kazanır, mülk sahibi olurlar.Ancak onları bazı cahiliye insanlarından ayıran özellikleri; tüm işlerini Allah'ın hoşnutluğu için yapmaları, kazançlarını Allah yolunda ve Allah'ın tavsiye ettiği şekilde harcamaları, her işte olduğu gibi ticarette de her zaman Allah'ın hükümlerine titizlikle uymalarıdır.

Ticareti İslami değer yargılarından üstün tutmanın "fasık" (yoldan çıkmış, Allah'a isyan etmiş) bir topluluğun özelliği olduğu bir ayette şöyle anlatılmaktadır:

De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resulü'nden ve O'nun yolunda cehd etmekten (çaba göstermekten) daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 24)

İmani derinliğe sahip olan mümin nefsinin bu gibi tutkularına kapılmaktan şiddetle kaçınır. Allah'ın müminlerden istediği üstün bir ahlak vardır ve müminler hangi iş üzerinde olurlarsa olsunlar bu ahlakın gereklerini yerine getirirler. Ticaret yaparken de yine dürüst, samimi, fedakar, çalışkan, adaletli, tevazuludurlar. Bütün dikkatleri Allah'ın rızasında ve O'nun helal-haram sınırlarındadır. Allah müminlere ticaret yaparken başkalarının haklarına tecavüz etmemelerini, ölçüyü ve tartıyı tam tutmalarını, insanların eşyasını değerden düşürmemelerini emretmiştir. (Hud Suresi, 85)

Allah ticaret yaparken dürüst olmanın, insanlara haksızlık yapmamanın ve böyle güzel bir ahlak göstererek Allah'ı razı etmenin önemini bazı ayetlerde şu şekilde bildirmektedir:

Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun ve dosdoğru bir tartıyla tartın; bu, daha hayırlıdır ve sonuç bakımından daha güzeldir. (İsra Suresi, 35)

"Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın." (Rahman Suresi, 9)

Allah, Kuran'da ticaretin ve alışverişin nasıl yapılması gerektiğini insanlara açıklamıştır. İlk olarak belirtmek gerekir ki Allah "… Oysa Allah, alışverişi helal, faizi haram kılmıştır..." (Bakara Suresi, 275) ayetiyle faizi kesin olarak yasaklamıştır. Allah'ın bildirdiği bir diğer husus ise, alışverişin ve borçların takip edilme şeklidir. Allah yapılan ticaret sırasında, gerektiğinde kullanmak için ya da unutulması ihtimaline karşı borçların yazılmasını; alışveriş sırasında gerektiğinde görüşüne başvurulabilecek şahitler tutulmasını emretmiştir. (Bakara Suresi, 282)

Müminlerin iş hayatında önem verdikleri diğer bir uygulama, karar almak, yeni bir işe başlamak, eksiklikleri gidermek gibi işler hakkında diğer insanların da görüşlerinden istifade etmektir. Allah Kuran'da bunu, iman edenlerin bir özelliği olarak bildirir.

Kuran her alanda olduğu gibi işte, ticarette ve alışverişte de insanların hayatına en güzeli, en doğruyu ve en kolay olanı getirir. Bu şekilde insana, stresten ve bunalımdan uzaklaşarak, Allah'a teslim olmanın, tedbir almanın, başkalarına da danışarak karar vermenin rahatlığı içinde sağlıklı, huzurlu bir ortamda çalışabilmesi için yol gösterir.

Ayrıca akıllı bir mümin iş hayatında çok geniş düşünür; hem kısa, hem uzun vadeli, hem de çok aşamalı planlar yapar; başladığı işin sonraki aşamalarını, hangi uygulamanın kendisine uzun vadeli bir başarı kazandıracağını, olası alternatifleri mutlaka hesaplar. Ve faydalı gördüğü için yaptığı bir şeyin bir sonraki aşamada zarar getirmemesini sağlayacak her türlü tedbiri, Allah'ın Kuran'da işaret ettiği çözümler doğrultusunda düşünerek alır. Bir iş üzerindeyken, içinden sürekli Allah'a dua eder, yaptığı işi kolaylaştırmasını Rabbimizden ister, Allah dilemedikçe hiçbir işte başarılı olamayacağını düşünür. Yaptığı işin Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaya bir yol olmasını umar.

İçinde bulunduğumuz çağda geçmişteki insanların hayal bile edemeyecekleri yepyeni buluşlar ve bilimsel gelişmeler meydana gelmektedir. Bu benzersiz imkanlar için de şükretmek, Kuran ahlakının bir gereğidir. Örneğin bugün bilim, teknoloji, ulaşım, iletişim ve iş hayatındaki gelişmeler çok ileri safhalara erişmiştir. Bilgisayar ve internet teknolojileri sayesinde dünyanın dört bir yanındaki insanlar saniyeler içinde birbirleriyle konuşabilmekte, bilgilerini paylaşabilmekte ve iletişim kurabilmektedir. Elbette bunlar derin derin düşünülmesi gereken nimetlerdir. Çünkü Allah'ın Kuran'da bizlere örnek gösterdiği peygamberler, kendi içlerinde daima Allah'a yönelen, bir iş üzerindeyken hep Allah'ı düşünen ve şükreden kimselerdir. Allah Sebe Suresi'nde şu şekilde bildirir:

Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır. (Sebe Suresi, 13)

 

Alışveriş Yaparken

Günümüzde birçok insan için alışveriş önemli bir meşguliyettir. Örneğin bazı insanlar, arkadaşları arasında sükse yapacakları kıyafetler edinmek amacıyla saatlerce, hatta günlerce mağazaları dolaşabilir; hayatlarında sadece birkaç kez giyecekleri giysilere büyük paralar harcayabilir; gardıropları tamamen dolu olmasına rağmen doymak bilmeyen bir tutkuyla yeni kıyafetler satın alabilirler. Böyleleri için alışveriş, ihtiyaçlarını karşılayacak bir araç olmanın ötesine geçmiş, hayatlarında önemli bir yer tutan bir amaç haline dönüşmüştür. Alışveriş yaparken adeta kendilerini kaybederek çoğu zaman ileride pişman olacakları şeyler satın almak da bazı cahiliye insanlarına özgüdür.

Elbette her insan için alışveriş gerekli ve hatta zevkli bir iştir. Ancak burada hatalı olan nokta, insanların bu işleri ahireti tamamen unutarak, dünyaya yönelik bir hırs içinde yapmalarıdır. Ve tüm hayatlarını, düşüncelerini, planlarını bu işler üzerine kurmaları ve kendilerini yaratan Allah'ı razı etmenin yollarını aramak yerine, alışveriş gibi günlük hayatın küçük meşgaleleriyle tatmin bulmaya çalışmalarıdır.

Kuran ahlakını yaşayan bir insan her ortamda olduğu gibi alışverişte de Rabbimizin yarattığı güzellikleri ve olaylardaki hikmetleri görmeye çalışır. Onun için alışveriş tutkulu bir oyalanma değil, ihtiyaç duyduğu şeyleri temin etme fırsatıdır. Alışveriş onu, Allah'a olan kulluk görevini yerine getirmekten kesinlikle uzaklaştıramaz. Allah Kuran'da müminlere şöyle emretmiştir:

Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28)

Herhangi bir şey satın almak için çarşıya çıkan mümin şu gerçekleri aklından çıkarmaz: Allah kulları için çeşit çeşit yiyecekler, giyecekler ve daha birçok nimetler yaratmıştır. Ancak bazı ülkelerde işsizlik, sefalet veya çatışmalar nedeniyle insanlar yiyecek bulamaz durumdadır. Nimetlerin bol miktarda olduğu ülkelerde yaşadıkları halde yoksulluklarından dolayı bu nimetleri satın alamayanlar da vardır. Bunların hepsi Allah'ın kontrolündedir ve Allah'ın insanları dilediği kadar rızıklandırmasında çeşitli hikmetler vardır. Allah Kuran'da buna şöyle işaret etmektedir:

Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah, dilediğine rızkı genişletip-yayar ve (dilediğine) kısar da. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Zümer Suresi, 52)

Allah, insanlar için farklı farklı imtihan ortamları yaratmaktadır. Ancak mümin, içinde bulunduğu durum ne olursa olsun, kendisine verilenlere hiç durmadan şükreder. İmtihan edildiğinin ve bu durumun geçici olduğunun farkındadır. Bu nedenle her an Allah'ın hoşnut olacağı şekilde davranır. Sahip olduğu nimetler için Allah'a olan şükrünü kalbiyle, diliyle, hareketleriyle ifade eder. Kendisine verilenleri hayırlı işler için harcar. Eğer Allah rızkını kısıp daraltmışsa, bu durum karşısında da güzel bir sabır gösterir ve yine samimiyetle Allah'a şükreder. Yoksullukla denendiğini bilir ve Allah'tan kendisine sabır vermesi için dua eder. Mümin her koşul altında Allah'tan razı olmuştur ve O'nun da kendisinden razı olmasını ummaktadır.

Cahiliye toplumunun gelenek, görenek ve değer yargılarını benimseyenler ise, en ufak bir sıkıntıyla karşılaştıklarında hemen nankörleşirler. Bu tutumu Allah Kuran'da şöyle kınamaktadır:

Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: "Rabbim bana ikram etti" der. Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen: "Rabbim bana ihanet etti" der. (Fecr Suresi, 15-16)

Dünya üzerindeki sayısız nimeti yaratan Allah'tır. Ancak, bunu fark edemeyen insanlar satın aldıkları yiyecek ve giyeceklerin aslında Allah'ın izni ve dilemesiyle kendilerine ulaştığını unuturlar. Allah'a şükretmez, sürekli bencil istek ve arzularının kontrolünde hareket ederler. Alışverişte düşündükleri tek şey, hangi kıyafetle arkadaşlarına daha çok "hava atacak"larıdır. Zihinlerini sürekli meşgul eden konular yılın modasının, en çok beğenilen kıyafetin, rengin hangisi olduğu ya da en kaliteli, en güzel, en son model giysilerin nerede satıldığıdır. Sürekli diğer insanların sahip olduklarını düşünür ya da konuşurlar. Onlara, sahip olduklarından dolayı imrenirler. Yoksulluğa tahammül edemezler. Mal ve mülk sahibi olmak için büyük hırs duyarlar. Kendilerine verilen rızkı, diğer insanlara verilenlerle kıyaslar, kendilerine haksızlık edildiğini düşünerek sabır göstermez ve şükretmezler. Sahip olduklarıyla yetinmeyip daima daha fazlasını isteyen bu insanların bu nankör tavırlarını Allah Kuran'da, "Şüphesiz, senin Rabbin, insanlara karşı büyük lütuf (fazl) sahibidir, ancak insanların çoğu şükretmiyorlar" (Neml Suresi, 73) ayetiyle bizlere bildirmektedir.

Kuran ahlakını yaşayan ve etrafındaki nimetlerin Allah'ın bir ikramı olduğunu bilen mümin ise, gereksiz yere para ve zaman harcamamaya özen gösterir. Alışveriş yaparken israf etmekten şiddetle kaçınır. Allah'ın "… Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." (Araf Suresi, 31) ayetinde bildirdiği gibi davranır. İsraf ederek saçıp savuranları Allah'ın Kuran'da "şeytanın kardeşleri" olarak tanımladığını da asla unutmaz. (İsra Suresi, 27)

Alışveriş veya bir harcama yaparken israf etmemek gibi, cimri davranmamak da Kuran ahlakının bir gereğidir. Bu tutumaAllah Furkan Suresi'nin 67. ayetinde "Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne kısarlar; (harcamaları,) ikisi arasında orta bir yoldur." şeklinde bildirir. Sonuç olarak, bu ayette müminlerin alışverişteki davranışı hikmetli bir şekilde özetlenmiştir.

Spor Yaparken

İman edenler bedenlerinin dünya hayatında kısa bir süre faydalanmaları için kendilerine verildiğini ve bu emanete en güzel şekilde bakmakla sorumlu olduklarını bilir; sağlıklarına dikkat ederler. İşte bu nedenle günlük faaliyetleri arasında spor veya egzersiz yapmaya mutlaka zaman ayırır; bu konuda ciddi bir gayret gösterirler. Zira spor vücudun güçlenmesine, direnç kazanmasına, düzenli ve sağlıklı bir biçimde çalışmasına yardımcı olacak; bu ise Allah rızası için daha çok çalışmasına ve hayırlı işler yapmasına imkan hazırlayacaktır.

İnsan metabolizması durağan değil, hareketli bir yapıya uyumlu şekilde yaratılmıştır. Günümüzde sporun, vücudun, savunma, dolaşım, solunum ve sindirim sistemini güçlendirdiği; bedeni mikroplara ve hastalıklara karşı daha dirençli hale getirdiği; hormonal sistemin, kalbin ve damar sisteminin düzenli çalışmasını sağladığı; kasları, eklem ve tendonları güçlendirdiği; kondisyonu artırdığı, dinçlik kazandırdığı; kan şekerinin dengelenmesine, "kötü kolesterol"ün düşmesine ve "iyi kolesterol"ün yükselmesine yardımcı olduğu ve daha pek çok yararı bilinmektedir.

İman edenlerin bu konudaki çabalarının diğer bir nedeni ise, fiziksel gücün Allah'ın Kuran'da dikkat çektiği bir özellik olmasıdır. Örneğin, Allah'ın kendisiyle konuşarak insanlar üzerine seçkin kıldığı (Araf Suresi, 144) Hz. Musa'nın, güçlü bir fiziksel yapıya sahip olduğu onunla ilgili kıssaların aktarıldığı ayetlerden anlaşılmaktadır. Ayrıca, bir kavme hükümdar olarak gönderilen Talut'un güçlü bir fizik yapısına sahip olduğu bir ayette şöyle haber verilmektedir:

Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut'u (melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?" dediler. O (şöyle) demişti: "Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü artırdı. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) geniş olandır, bilendir." (Bakara Suresi, 247)

Bunların yanı sıra müminlerin spor yapmaya özen göstermesinin bir nedeni daha vardır: Kuran ahlakını tebliğ eden bir insanın bedensel olarak güçlü ve güzel bir görüntüye sahip olması, karşı tarafta uyandıracağı etki bakımından da çok önemlidir. İnsanın dış görünüşündeki heybetli ve estetik yapı, daha tebliğin başında diğer insanlar üzerinde olumlu bir izlenim bırakacaktır.

İşte bu nedenle müminler her zaman güçlü ve sağlıklı bir yapıya sahip olmak ve sahip oldukları bu yapıyı korumak için çaba harcarlar. Bu konuda tembellik, umursamazlık ya da üşengeçlik yapmazlar.

 
  şu ana kadar 10993 ziyaretçi (17747 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol