DeSkNoTe
  UZAYLA İLGİLİ EN GÜNCEL HABERLER
 

Karanlık madde için ilk kanıt..

Bilim adamları, 100 milyon yıl önce iki büyük galaksi öbeğinin çarpışmasını gördü ve yıllardır peşinde oldukları heyecan veren sonuca ulaştı...

Kaynak: Milliyet

Bilim adamları, evrenin yüzde 25'i gezegen yıldız ve galaksilerden değil karanlık madde olarak adlandırılan maddeden oluşuyor. Amerikalı uzmanlar, ışık yaymayan ve ışığı yansıtmayan, bu nedenle de görülemeyen karanlık maddenin varlığına dair ilk somut kanıtı bulduklarını belirtiyorlar. BBC bilim muhabiri Paul Rincon'ın haberine göre, bilim adamlarının vurguladıkları bir diğer nokta da görebildiğimiz kütlelerin oranının sadece yüzde beş olması. Karanlık madde, adının çağrıştırdığı gibi esrarengiz bir kavram. Bugüne dek gökbilimciler karanlık maddenin varlığını sadece çıkarım yoluyla belirleyebiliyordu. Gökbilimciler 1930'lardan bu yana galaksi öbeklerinin görünen kütlelerle açıklanamayacak kadar yüksek çekim gücü olduğunu biliyorlardı. Ancak öbekler içinden gözle görülmeyen maddeyi ayırmak imkansızdı. HEYECAN VERİCİ SOMUT KANIT Ta ki gökbilimciler, 100 milyon yıl önce iki büyük galaksi öbeğinin çarpışmasını görene dek. Uzmanlar somut kanıtı işte burada bulduklarını söylüyorlar. NASA'nın Chandra ve Hubble teleskopları ile Avrupa uzay ajansı ve macellan teleskoplarını kullanan uzmanlar, çarpışma sonucu galaksilerdeki gazlarla maddelerin ayrıştığını, beklenenin aksine sıcak gaz bulutları çevresinde değil, tamamen boş görünen bir başka kesimde büyük bir çekim gücü olduğunu belirledi. Arizona Üniversitesi'nden Doug Clowe'a göre, bu "karanlık maddenin hem varolduğunu, hem de evrendeki maddelerin çoğunluğunu oluşturduğunu" kanıtladı. Bazı uzmanlar bunun büyük patlama teorisinin ortaya atılmasından bu yana en heyecan verici buluş olduğunu söylüyor.

Gezegen mi değil mi? Plüton için kader günü...

İngiltere'nin prestijli gazetesi The Guardian bugün Prag'da yapılacak bir bilim zirvesinde Galileo'dan 400 yıl sonra, gezegen kelimesinin tanımı üzerinde karar verileceğini yazdı

14 Ağustos 2006 Pazartesi

Habere göre, tartışmanın sebebi dünyadan en uzak ve Güneş Sistemi'nin dokuzuncu gezegeni olarak görülen Plüton’un keşfedilmesinden 76 yıl sonra, geçen yıl bulunan bir gök cismi.

Plüton’dan daha büyük olan ve Xena adı verilen cismin, 10'uncu gezegen olduğu iddia edilmişti.

İşte uzmanlar, bugün bu sorunun yanıtını arayacak.

Alınacak kararsa Güneş Sistemi'ndeki gezegen sayısını 23'e hatta 39'a dek çıkarabilir.

BBC

Başımız sağolsun, Plüton'u kaybettik

1930'da keşfedildi, 76 yıl boyunca en küçük gezegen olarak anıldı ve 2 bin 500 uzmanın ortak kararıyla unvanını iade etti. O artık bir cüce gezegen...

25 Ağustos 2006 Cuma

Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da yapılan gökbilimciler kongresinde, Pluton'un gezegen statüsünden çıkarılmasına karar verildi. Oysa Uluslararası Astronomi Birliği geçen hafta yeni bir gezegen tanımı daha yaparak, Güneş Sistemi'ndeki gezegen sayısının dokuzdan 12'ye çıkarılmasını önermişti. Birliğin genel kurulu bu tanımı reddetmeseydi, Pluton da gezegen statüsünü koruyabilecekti. Birçok gökbilimci yeni tanıma karşı çıkmış ve Pluton'un 'cüce gezegen' olarak nitelenmesini istemişti. Yeni gezegen tanımı yapıldı Uluslararası Astronomi Birliği'nin toplantısına katılan bilim insanları, bir hafta süren tartışmaların ardından, gezegen tanımının ne olduğu üzerinde bir anlaşmaya vardı. Yeni tanıma göre, kendine ait net bir yörüngesi olmayan Pluton, artık gezegen olarak da kabul edilemeyecek. Pluton'un yörüngesi, Neptün'le belirgin biçimde kesişiyor. Pluton, 1930 yılında keşfedilene kadar Güneş Sistemi'nde sekiz gezegen vardı. Bunlar Güneş'e mesafe sırasıyla Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'dü. Son dönemdeyse bazı uzmanlar diğer sekiz gezegenden çok daha küçük ve uzak duran, bir buz ve kaya kütlesinden ibaret olan Pluton'un gezegen kabul edilemeyeceğini savunuyordu. Pluton bundan böyle cüce gezegenler sınıfına ait olacak. Pluton'un gezegenlik niteliğinin tartışılma nedenlerinden biri, diğer gezegenlerden çok daha küçük olması. Son yıllarda Güneş Sistemi'nde Quaoar ve Sedna gibi daha büyük gökcisimleri bulunmuş, hiçbirine gezegen unvanı verilmemişti. Son olarak kendisinden daha büyük olan Xena'nın bulunmasıyla Pluton'un gezegenlik statüsü sarsılmıştı. Pluton'la birlikte asteroid Ceres ve Pluton'dan daha geniş, buzdan bir gökcismi olan Xena takma adlı UB313 de cüce gezegen olarak adlandırılacak. Pluton'un üç büyük uydusundan biri olan Charon ise özel tanımlamaya sahip olmayacak. Oylamada Pluton'un unvanının alınmasıyla, okul kitaplarındaki 'Güneş Sistemi'nde dokuz gezegen vardır' bilgisi de değiştirilecek.

Uzay turisti olamayacak

İlk Japon uzay turisti unvanı alması beklenen Daisuke Enomoto, tıbbi testleri geçemediği için uzaya gidemiyor.

23 Ağustos 2006 Çarşamba

Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) 14 Eylülde gitmesi ve böylece ilk Japon uzay turisti unvanı alması beklenen Daisuke Enomoto, tıbbi testleri geçemediği için uzaya gidemiyor. Rus Uzay Ajansı Roskosmos’tan yapılan açıklamada, "Daisuke Enomoto yapılan tıbbi testleri geçemedi ve Eylülde uçamayacak" denildi. Roskosmos sözcüsü İgor Panarine, Daisuke Enomoto’nun ek önlemler alındıktan sonra gelecekte uçabileceğini söyledi, ancak bu ek önlemlerin neler olduğunu açıklamadı ve "Ancak bu zaman alacak bir süreç" ifadesini kullandı. Panarine, Daisuke Enomoto’nun yerine kimin uzaya gideceğiyle ilgili olarak da yarın ya da yarından sonra uzay komisyonunun bir karar vereceğini belirterek, "Uzaya gidecek kişi büyük olasılıkla İran asıllı bir Amerikalı olan Anoushe Ensari olacak" dedi.

Uzayda makyaj yasak!

İlk kadın uzay turisti, müthiş yolculukta yanında makyaj malzemeleri götürmek istedi ama...

25 Ağustos 2006 Cuma

 ULUSLARARASI Uzay İstasyonu'na (UUİ) gidecek ilk kadın turist olan İran asıllı Amerikan vatandaşı Anoushe Anasari'nin yanında makyaj malzemeleri götürme talebi kabul edilmedi. Uzay adamlarını yolculuğa hazırlayan Rus enstitünün yetkilileri, "Umuyorum, uzaya gitme düşünü gerçekleştirme uğruna böyle bir fedakârlığa katlanacaktır" dedi.

Yeni uzay mekiğinin adını konuldu: Orion

NASA’nın mevcut uzay mekikleri Discovery ve Atlantis’in yerini alacak yeni teknoloji uzay mekiğiyle ilgili detaylar yavaş yavaş belli oluyor. Nasa yeni uzay mekiğinin ismini Orion olarak belirledi

28 Ağustos 2006 Pazartesi

Washington DHA 

Orion’un astronotları ilk olarak Ay’a ordan da mümkün olursa Mars’a gitmeyi planlıyor. İlk uçuşunu Uluslararası Uzay İstasyonu’na 2014’ten önce, Ay’a ise 2020’den önce yapacak olan uzay mekiğinin adı, uzayda çıplak gözle görülebilen, en parlak ve en popüler yıldız kümelerinden Orion’dan geliyor.

Uzay mekiğinin yapımı için görevlendirilecek firma 31 Ağustos tarihinde NASA tarafından açıklanacak. Bu firmanın büyük ihtimalle Lockheed Martin veya Northrop Grumman / Boeing firmalarından birinin olacağı tahmin ediliyor. Orion 5 metre çapında ve 25 ton ağırlığında olacak şekilde tasarlandı. Bu özellikleriyle Apollo kapsülünün 2.5 katı hacme sahip olacak olan Orion kargonun yanında 6 kişiyi de taşıyabilecek.

Bilgisayar donanım, elektronik, yaşam destek ünitesi, ısıtma ve diğer alanlarda en son teknolojiyi kullanacak olan Orion ile astronotlar aya çıktıklarında uzun süreler kalabilecekler. NASA aracın atmosfere girerken sorun yaşamaması için koni biçiminde tasarlanan Orion mevcut mekiklerden çok daha yüksek bir hızla atmosfere çıkabilecek.

Atlantis uzay mekiği 27 Ağustos'ta fırlatılmaya hazır

Amerikan uzay mekiği Atlantis'in 27 Ağustos tarihinde fırlatılmaya hazır olduğu bildirildi

17 Ağustos 2006 Perşembe

NASA'dan yapılan açıklamada, Columbia uzay mekiğinin 3,5 yıl önce atmosfere girerken parçalanmasına ve 7 kişilik mürettebatın kaybedilmesine yol açan faciadan bu yana Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ)'nun inşasına devam edilmesine yönelik ilk görev çerçevesinde Atlantis'in 27 Ağustosta fırlatılmaya hazır olduğunu belirtti.

NASA Uzay Seferleri Bölümü Eşbaşkanı Bill Gerstenmaier, ''fırlatma işlemi için 27 Ağustos tarihini teyit ettik. Bu tarih için hazırız'' dedi.

Atlantis mürettebatının UUİ'ye 17,5 tonluk bir yapıyı kuracağı, bu yapıya daha sonra Avrupa ve Japonya'nın laboratuvarlarının yerleştirileceği belirtildi.

Astronotlar ayrıca, pilleri ve elektronik donanımıyla birlikte bir çift dev güneş antenini de yerleştirecekler. Toplam 11 günlük görev süresi içerisinde astronotların 3 kez uzay yürüyüşü yapması öngörülüyor.

Nasa, UUİ'nin inşasını tamamlamak için 2010'a kadar 16 uçuş planlıyor, bu çerçevede bir sonraki uçuşun aralık ayında Discovery uzay mekiği ile yapılması öngörülüyor.

Aya ayak basanlar sırra kadem bastı!

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), insanın aya ilk ayak bastığı 1969’da çekilmiş orijinal görüntüleri kaybettiğini açıkladı

16 Ağustos 2006 Çarşamba

NASA sözcüsü Grey Hautaloma, “Apollo 11 astronotları Neil Armstrong ile Buzz Aldrin Ay’da yürürken çekilen o ünlü görüntüleri bir yıldır arıyoruz, ancak bulamadık” dedi.

Apollo’nun Ay seyahatiyle ilgili 700 kutu görüntü bandının kayıp olduğunu söyleyen Hautaloma, kayıtlar arasında astronotların sağlık durumları ve uzay aracının durumu hakkındaki bilgilerin de yer aldığını ve onların da kaybolduğunu söyledi.

Şu an NASA’nın elinde, televizyon yayınlarının kopyalarının bulunduğu düşük görüntü kaliteli bantlar var.
Kayıp bantlar NASA’ya Milli Arşiv tarafından teslim edilmişti.

Meteor yağmuru izleyenleri hayran bıraktı...

Ankara Üniversitesi Rasathanesi'nde bir araya gelen gökyüzü meraklıları, ''Perseid Meteor yağmurunu'' teleskopla izledi

11 Ağustos 2006 Cuma

Gökyüzü tanıtımı ve gözlemevleriyle ilgili sunumların yapıldığı Ahlatlıbel'deki rasathanede, teleskoplarla Ay, Jüpiter, Andromeda galaksisi, yıldız kümeleri ve akanyıldız gözlemi yapıldı.

Konuyla ilgili AA muhabirine açıklama yapan Rasathane Müdürü Doç. Dr. Berahitdin Albayrak, 11-12 Ağustosta yaşanan meteor yağmurunun periyodik gökyüzü olaylarından biri olduğunu söyledi.

Albayrak, meteor yağmurlarının 23 Temmuz ile 23 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştiğini belirterek, ancak bu yağmurun en yoğun zamanının 12 Ağustos olduğunu kaydetti.

Halk arasında ''yıldız kayması'' olarak bilinen meteor yağmurunun yanlış anlaşıldığını ifade eden Albayrak, şunları söyledi:

''Dünyamız güneşin etrafında yörünge hareketi yapıyor. Bu dolanımı sırasında yolu üzerinde toz, taş ve kaya parçalarının olduğu kalıntılar var. Dünya, yörüngesi üzerinde böyle bir yere yaklaştığında, çekim etkisi nedeniyle bu maddeleri kendi üzerine yönlendiriyor. Bu cisimler çok hızlı bir şekilde atmosfere giriyorlar ve sürtünme nedeniyle hareketli ateş topları oluşuyor. Yoksa, gerçekten bir yıldızın kaymasıyla ilişkili değil.''

Albayrak, meteor yağmurlarının kökenlerinin kuyruklu yıldızlar olduğunu kaydederek, ''Kuyruklu yıldızlar yörüngelerinde ilerlerken, basınç nedeniyle bir çok madde kaybedeler. Bu kaybettikleri parçalar da yörüngeleri üzerinde kalmaktadır. Yerin yörüngesiyle, kuyruklu yıldızın yörüngesinin kesiştiği tarihlerde de meteor yağmuru oluyor'' dedi.

Bugün izlenen meteor yağmurunun, Swift-Tuttle kuyruklu yıldızına ait parçalardan oluştuğunu belirten Albayrak, küçük gezegenlerin kalıntılarının da meteor yağmuru oluşturabileceğini ifade etti.

Albayrak, her ayın ikinci haftasına gelen Cumartesi günlerinin halk günü olduğunu kaydederek, özellikle ilköğretim öğrencilerini, astronomi hakkında bilgilendirmek istediklerini söyledi.

Evren sanılandan daha büyük ve yaşlı

Kozmik uzaklıkları hesaplamayı daha kolay hale getirmeyi amaçlayan bir araştırmada şaşırtıcı sonuçlara ulaşıldı. Evren bugüne kadar düşünülenden daha büyük ve çok daha yaşlı

10 Ağustos 2006 Perşembe

Washington'daki Carnegie Enstitüsü'nde Alceste Bonanos tarafından yürütülen araştırmada, M33 olarak da bilinen Triangulum galaksisinin, Samanyolu'ndan sanılandan yüzde 15 daha uzak olduğu ortaya çıktı.

'Astrophysical Journal' dergisinde yayımlanacak bulgular, evrenin genişleme oranını ve yaşını belirten Hubble sabitinin eski çalışmalarda hesaplanana göre yüzde 15 daha küçük olması gerektiğini ortaya koydu.

Farklı bir Hubble sabiti
Şu anda gökbilimciler Hubble sabitinin 71 kilometre / saniye / megaparsaniye olduğu konusunda hemfikir (megaparsaniye: 3.2 milyon ışık yılı). Eğer bu değer yüzde 15 küçülürse, evren daha büyük ve daha yaşlı olması gerekiyor.

Bilim adamları, evrenin 13.7 milyar yaşında (2003'te ortaya çıkan ve Büyük Patlama'yla ortaya çıkan radyasyon ölçümlerine dayanarak) ve 156 milyar ışık yılı genişlikte olduğunu düşünüyor.

Yeni teori ise sonsuz olarak da tanımlanan evrenin 15.8 milyar yaşında ve 180 milyar ışık yılı genişlikte olması gerektiğini savunuyor.

Dünya'nın her yerinden görüntü
Araştırmacılar bu sonuçlara, galaksilerarası mesafeleri hesaplamak için buldukları yeni bir yöntemle ulaştılar. Bilim adamları yeni yöntemin daha kesin olduğunu ve standart tekniklere göre daha az basamak içerdiğini söylüyor.

Ekip üyelerinden, Ohio Eyalet Üniversitesi'nden Krzysztof Stanek, bağımsız bir mesafe ölçümü istiyorduk. Bir gün karanlık enerji ve diğe şeylerin ölçülmesinde de kullanılabilecek tek bir ölçüm diyor.

Ekibin 10 yıllık bir süre zarfında geliştirdiği yeni yöntem, dünyanın dört bir yanındaki teleskoplardan bir araya getirilmiş optik ve kızılötesi görüntülerin birleştirilmesi esasına dayanıyor.

Hesaplama aşaması
Araştırmacılar M33'deki, her beş günde bir birbiri tarafından tutulan ikili bir yıldız sistemine baktılar. Tek yıldızların aksine, çift yıldızların kütleleri, tamamen hareketlerine dayanarak da hesaplanabiliyor.

Bu yıldızların kütleleri bilgisine sahip olan ekip, daha sonra gerçek parlaklıklarını veya çok yakın olsalardı ne kadar parlak olacaklarını hesapladı.

Gerçek ve gözlenen parlaklıklar arasındaki fark, yıldızların Dünya'ya uzaklığını verecekti. Sonuçlara göre yıldızlar 3 milyon ışık yılı uzaktaydı. Bu da, Hubble sabiti kullanılarak hesaplanan uzaklıktan yarım milyon ışık yılı fazlaydı.

İmkansız değil ama zor
Case Western Reserve Fizik Bölümü Başkanı ve astronomi profesörü Lawrence Krauss, Hubble sabitinin önemli oranda düşürülmesinin kabul edilmesi zor bir durum olduğunu söylüyor:

Şu anki Hubble sabitiyle her şey yerli yerinde. Küresel kümelerin yaşlarıyla, onların ve evrenin belirlenen yaşlarıyla, tam olarak uyuşuyor. İmkansız olmasa da, bunu yüzde 15 oranında değiştirmek çok güç.

Stanek, yeni planlarının M33 veya Andromeda'daki başka ikili yıldız sistemlerinin de uzaklıklarını bulmak olduğunu belirtiyor: Hubble sabitinin bağımsız ölçümlerine sahip olmak çok önemli. Gelecekte yapacağımız bu.

 
  şu ana kadar 11010 ziyaretçi (17773 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol